YAZARLAR

Bir koltukta iki karpuz taşınmaz

Bir koltukta iki karpuz taşınmaz

Nurettin Özgenç
Nurettin Özgenç[email protected]

Türkiye Futbol Federasyonu, Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim'le 1 yıllığına anlaşmaya vardı. Ancak Fatih Terim'in bu sezon hem Galatasaray'ı, hem de Milli Takım'ı çalıştıracak olması, tartışmaları da beraberinde getirmiştir.

G. Saray’ın başındayken bu iş nasıl olacak? Terim hem G.Saray’a hem de Milli Takım’a nasıl hocalık yapacak. Kaldı ki, insan beyni aynı anda iki farklı şeye odaklanamaz…Bir yanda Galatasaray varken diğer yandan A milli takımın durumu söz  konusudur. Dolaysıyla Fatih Terim elbette Türk Milli Takımı için onur verici bir seçenektir. Ancak konuşulan isim Galatasaray'ın  efsane hocası Jupp Derwall bile olsaydı bir kulüp takımıyla Türkiye’yi aynı anda çalıştırmasına karşı olurdum.

Milli takıma tam mesai gerekli yarım mesai ile başarı sağlanamaz

Bazı kesimler tarafından dünya ülkelerinde farklı spor dallarında, iki takımı aynı anda çalıştıran teknik adamlar örneğinden bahsediliyor ama  bunların bizim ülkemizde uygulanması çok zordur. Örnek verilen ülkelere bakıldığında oturmuş bir kadro ve istikrar söz konusudur. Aynı şeyin Türkiye'de uygulanması mümkün olmamakla birlikte uygunda değildir. Ülke futbolunda böyle bir örneğin olup olmadığını düşünenler içinse cevabımız, hayır...

Çünkü bir yandan G.Saray'la ilgilenip bir yandan da tüm milli takım futbolcularını takip etmek zordur. Ayrıca en ufak olumsuz sonuçta "milli takıma konsantre olamıyor" diye medya üzerine çullanır ve yazık olur Fatih hocaya.

Nitekim Türk Milli Takım teknik direktörlüğünün bir kulüp takımıyla aynı anda çalıştırılacak kadar küçük bir iş olmadığını düşünüyorum ve fikrimi ısrarla savunuyorum. Bu sebeple Milli takıma yarım mesai ile başarı sağlanamaz tam mesai gerekli.

Siyasette dahi bir kişi, aynı anda iki siyasi görevi yürütemiyor veya ayrılması gündeme getiriliyor. Örneğin, Başbakan Erdoğan kurucusu olduğu Emniyet Gıda'nın yönetiminden 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra ayrılmıştı. Aynı şekilde teknik direktörlük işi de Terim'in profesyonelce yaptığı bir işitir dolayısıyla aynı anda hem profesyonelce yaptığı işi hem de milli görevi bir anda yapmamalı.

Kaldı ki; Galatasaray'ın başarılı teknik direktörü Fatih Terim'in 1 yıl boyunca hem Galatasaray'ı hem de A Milli Takımı çalıştıracak olması milli takıma bir avantaj sağlamayabilir. Çünkü Terim'in Milli Takım ve Galatasaray'ı birlikte çalıştırmasının A milli takıma avantaj sağlamayacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Ayrıca bu durum A mili takım için avantajdan ziyade  dezavantajdır.

Bir koltukta iki karpuz taşınmaz. Galatasaray hocalığı  farklı, A Milli Takım'ın teknik direktörlük görevi farklıdır. TFF yöneticilerinin gerçeklik testine tabi tutulması gerek. Kamu ihalelerinde gerekli rekabet şartları oluşabilmesi için formalitede olsa bile yapılacak olan ihaleye en az üç istekli davet edilir. TFF' de bir kamu kuruluşu olması hasebiyle teknik direktörlük için elbette ihale yapılmayacaktır ama en azından bu görevi hakkıyla yapabilmiş diğer teknik direktörlere nezaketen teklifte bulunulup görüşülebilirdi bu hususta düşünceleri alınırdı. Malasef böyle bir girişim yapılmamıştır. Birilerinin telkinleri ve spor simsarlarının temasları sonucu  bazı kesimlerin yönlendirmeleriyle organize bir şekilde A milli takıma teknik direktör atanmıştır. Bu yapılan milli takıma hoca seçimi değil düpedüz teknik direktör atamasıdır!

Görevin bir karşılığı muhakkak olmalı ama kamuoyu da ne kadar para ödenecek olduğunu bilmeli

TFF Başkanı Yıldırım Demirören ve yönetim kurulu üyelerinin de hazır bulunduğu Futbol Federasyonu'nun İstinye'deki binasında gerçekleştirilen imza töreninde konuşan Başkan Yıldırım Demirören, "...Hocamız inatla bizden para talep etmiyor, ama ben ısrarla her görevin bir karşılığı olduğuna inanıyorum. İlk yönetim kurulu toplantımızda bunu sonuçlandıracağız" dedi.

Bu söz üzerine bende diyorum ki; Türkiye'de futbol gelişimine ayrılan paraların çok yetersiz olduğunun bilincindeyiz. Ancak ülke şartları ile başarı noktasında gelinen ve gelinecek durumda göz önünde bulundurulmalı. Başarı muhakkak ödüllendirilmeli ama başarı yoksa fahiş rakamlar ödenmemeli. Ayrıca her şeyin şeffaf olduğu bir dünyada yapılan bu anlaşmanın mali boyutu da kamuoyunun bilgisi dahilinde olmalı. İlerleyen günlerde kaçınılmaz olan bu görev ile alakalı esas konunun 'ülke, bayrak ve ay-yıldız' mı yoksa duygusal mı!  olduğunu daha iyi anlayacağız.

"Şerefli mağlubiyetler" döneminden Dünya 3.'lüğüne

Kabul etmek gerekir ki milli takımımız ve ülke futbolu, “şerefli mağlubiyetler döneminin” ardından çok yol kat etti. Fakat ne yazık ki artık üzülmemiz için daha büyük nedenlerimiz var. Kötü bir durumdayken mağlup olmak, olası bir şeydir. Ancak Türkiye, modern dünyanın futboluna ayak uydurmakta zorlandığı ayan beyan ortada. Şenol Güneş döneminde Milli takımda istikrar yakalanmasına rağmen  hırslarına hakim olmayan hazımsız kişiler yüzünden gönderildi.  Futbol Federasyonu’nun sözleşmesini tek taraflı feshederek, milli takımlar teknik direktörlüğü görevine son verdiği Şenol Güneş, hak etmediği halde böylesine çirkin bir muameleyle karşı karşıya kaldı.

Türk milli takımını tarihindeki en büyük başarıya ulaştırdığında bile Şenol Güneş “karizma sahibi olmamakla” itham edilmişti. Maalesef ülkemizde başarı yerine arkasında lobi gücü olanlar el üstünde tutuluyor. Böyle olmamalı. Zor yetişen spor adamlarımız böyle kolay harcanmamalı. İnsanlarımız tipine, karizmasına ve kıyafetine göre değil liyakatine göre değerlendirilmeli. Unutulmamalı ki; futbolda karizma değil liyakat önemlidir. 

Saygılarımla

Yorumlar
TREND HABERLER