YAZARLAR

Kulüp başkanı dediğin sempatik olmalı

Kulüp başkanı dediğin sempatik olmalı

Nurettin Özgenç
Nurettin Özgenç[email protected]

Türkiye'nin önde gelen spor kulüplerinin başında doğal ve içten davranışlarıyla taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanan başkanlar kulüp yönetiminde olmalı.

Örneğin, Beşiktaş'ta Mehmet Üstünkaya, Süleyman Seba, Serdar Bilgili ve Fikret Orman; Galatasaray'da Faruk Süren, Mehmet Cansun, Özhan Canaydın, Ünal Aysal; Fenerbahçe'de Emin Cankurtaran, Faruk Ilgaz, Tahsin Kaya, Metin Aşık ve Güven Sazak Trabzonspor'da Mehmet Ali Yılmaz, Sadri Şener, Faruk Nafiz Özak ve Atay Aktuğ taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanan başkanlar olarak tanınıyorlar.

Bu isimler spor kulübü başkanı değil sadece sporseverlerce yakından tanınan ve sevilen isimlerdir. Rakip takımın başkanları olmalarına karşın güleryüzlülüğü ve mütevazılığı, güvenilir yapıya sahip ve dürüst olan herkesin sempatisini kazanan taraftarıyla farklı kesimlerinde  sempatisini kazanmışlardır. Bu bağlamda, kendi taraftarları kadar diğer takım taraftarlarının da sempatisini kazanabilmiş başkanlar olarak biliniyorlar. Sporseverlerin teveccühü ile bu teveccühün spor aleminde kalıcı olmuşlardır. İsmini zikrettiğim başkanların efsaneler arasında yer almasının ana sebebi; sempatikliğinin yanında, renkli kişiliği ve taraftarın sempatisini kazanan davranışlarıydı. Sporseverlerin sempatisinin ardında, sadece rekabet değil, farklı takımların neredeyse hepsini kuşatmış sevecenlik geliyor.

Gel görelim ki;  Beşiktaş'ta başkanlık yapan Yıldırım Demirören, Galatasaray'da Adnan Polat, Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım, Trabzonspor'da İbrahim Hacıosmanoğlu için aynı şeyleri söylemek biraz zor. Bu bağlamda; Fenerbahçe eski başkanlarından Ali Şen'in kahkahası boldur ama söylem tavır ve sportif üslup açısından hiç bir takım taraftarının sevmediği ve hoşlanmadığı biri olarak tanınır.

Bir başka örnek vermek gerekirse; Trabzonspor başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu yüzü pek gülmeyen, sürekli gergin, sürekli ciddi..  Nitekim Hacıosmanoğlu ziyaretler de olsun konuk ağırlama da ve konuk olunan makamlarda ve törenlerde  olsun fotoğraf verirken güleryüzü geçtim en ufacık bir tebessüm dahi yok. Bazı başkanlar, yaşamın renklerine, zevklerine dünyalarını kapatan kişiler midir? Yapınızın  olmazsa olmaz kuralı bu mudur?

Güzel söz konuşup güler yüzlü olmak varken...

Günümüzde bazı başkanlar genel olarak tebessüme ve latife ahlâkına mesafeli durmakta, hatta bu haller biraz nahoş karşılanmaktadır. Hele hele Trabzonspor başkanı denilince akla çatık kaşlı, sert bakışlı, celalli, asık yüzlü kimseler gelmemeli. Korku kültüründe, ‘gururlu insan öfkelidir ve öfkesi kadar güçlüdür.’ denilir. O nedenle asık suratlı, soğuk ve öfkeli olmak korku kültürü ortamında bir meziyet olarak kabul edilir.

Oysa spor kulübü başkanı itici olmamalı. Bu tür insanlara spor camiasında sempatiyle bakılmaz. Başkan biraz olsun sempatik değilse fiziği düzgün, boy pos yerinde olsa dahi bu sıfatlar eğreti durur üstünde. Eğer karizmatik, sevimli sıfatlara da sahip değilse başkanlığı zor geçecek insandır. Bir başkan ne kadar sporseverlerle gönül bağı kurarsa, hem kulübü hem de kendisi açısından iyi olur.

Başkan, başkanı olduğu kulübü sempatik hale getirecek, 'bu kulüp benim kulübümdür' diyecek, kaynaşmayı temin edecek ve herkesin sempatisini kazanacak kişilerin başında başkanlar gelir. Onların buna uygun davranması lazım, bu nitelikleri taşıması lazım. Bunlar olmadığı takdirde bunca sıkıntının içerisine bir de başkan sıkıntısı yaşarız. Buna hiçbir başkanın hakkı yoktur.

Bazılarına göre kulüp başkanlığı asık suratlı olmayı mı gerektiriyor?

İnsanlara karşı güler yüzlü olmak ve bir tebessüm dahi olsa çok görmemek gerekir. İnanan kişi etrafına pozitif anlamda ışık saçan kişidir. Gerek güler yüzü gerek güzel sözü ile insanlara örnek olur. Asık suratlı sert mizaçlı kişiler ile iletişim kurmak, onlarla yakın muhabbet halinde olmak çok zordur.

Oysaki; bir başkana yakışan tevazu ve tebessüm sahibi olması, insanlar ile arasında sevgi ve kardeşlik köprüleri kurması, kibirden uzak durmasıdır. Asık suratlı sert mizaçlı insanlara karşı genelde saygı ve sevgi duyulmaz; onlardan çekinilir. Başkan ise sahip olduğu mizacıyla kendisine saygı ve sevgi duyulan kişi olmalıdır.

Lider, ya da başkan, mensup olduğu halkın toplumuna ve sportif anlamda camiaya yarar sağlayan değişimi yönetmek için, sorumluluğu; sezgi, zekâ ve bilgiye dayalı karar ve uygulamalarla taşıyan kişiye denir. Başkan; elindeki gücü kullanabilme kapasitesine bağlı olarak, çevresini etkileyen kişidir. Gerektiğinde aldığı zor kararların ve sonuçlarının ardında durmasını bilir.

Başkan, insanın başkalarından aldığı bilgilerle bilgili olabildiğini, ancak sadece kendi aklı ile akıllı olabildiğini bilir. Bu nedenle çevresine danışır ancak son kararı hep kendisi verir, şüphesiz tüm sorumluluğu alarak...

Temel yaklaşım olarak; çevresinde bulunan bireyleri hitabet gücü, sahip olduğu bilgi ve vizyonu ile etkileyip, sürükleyen bir yapıya sahiptir. İnsanları dinler ve anlamak için özel çaba sarf eder. Çevresindeki herkesin en iyi yanlarını geliştirmelerine imkan sağlayacak olumlu değişim ve sürekli öğrenme ortamları sağlar. Sahip olduğu güçlü sosyal değerler sayesinde çevresinde yarattığı “karizma” sahip olduğu örnek kişilik ve tutarlı davranışları, diğer insanlar için etkin bir rol modeli olmasına yol açar.

Trabzonspor başkanı sevecen olmalı

En başta Trabzonspor başkanı sempatik, sevecen, halk adamı olmalı. Asık suratlı ve ne dediği anlaşılamayan, lafları ağzında yuvarlayan birini bırakın başka kulüp taraftarlarının sevmesini kendi camiasında bile sevilmez.

Liderin yada başkanın  özelliklerinden birisi de güler yüzlü, tatlı dilli olmaktır. Güle yüzlü olmanın ölçüsü tebessüm’dür. Tebessüm maliyetsiz ve en kolay yoludur. kimseden esirgenmemesi gereken bir iyiliktir.

Görevi gereği güler yüzlü , sıcak kanlı ve cana yakın bir insan, başkanlığını yaptığı camiayı herkese sevdirebilmenin en maliyetsiz ve en kolay yoludur. Zira tebessüm, bedavadır, edileni mutlu eder, edeni üzmez.

Herkese mutlu pazarlar... 

 

Yorumlar
TREND HABERLER